* Eski İstanbul Vapuru Metal Biblo
* Tamamı Metalden El Yapımı
* 30x22cm Boyutlarında
Karadeniz’i Marmara”ya bağlayan İstanbul Boğazı’ndan geçen gemiler bir denizden diğerine ulaşır, yolcu vapurlarıysa İstanbul halkını bir kıtadan diğerine taşır... Sıradan bir işmiş gibi kıtalar arasında gidip gelen her İstanbullunun, önünde sonunda bu vapurlara yolu düşecekTır. Türkiye Denizcilik Işletmeleri’ne bağlı Şehir Hatları yolcu vapurları her meslekten on binlerce insanın başlıca ulaşım aracı. Ve Boğaz’daki çay bahçeleri nasıl dünyanın dört bir yanından gelen gemilerin geçişini seyretmek için ideal bir mekansa, İstanbul’un kozmopolit ahalisini gözlemlemek için de yolcu vapurlarından uygun orTam bulunamaz.
Cumhuriyet gazetesi okuyan blue jean’li kadınların yanı başında Sabah gazetesinin arkasına saklanmış yorgun yüzlü adamlar, başörtülü teyzelerle burun buruna seyahat eden Bond çantalı iş adamları, saçı üç numaraya vurulmuş erlerin hemen ardından uzun saçlı öğrenciler; evrak Tamamlamaya, akraba ziyaretine, işe giden, kaçamak yapan, inanılmaz denkler taşıyan İstanbullular; kıtalararası bir yolculukta buluşmuş, birbirine taban tabana zıt meslekler, gaileler ve yaşam tarzları...
Sürekli yolcular birbirleriyle selamlaşır, haberlerden veya maç sonuçlarından sohbet ederler; uzun yollarda, hele bir de Cuma akşamıysa bir küçük rakı açılıp iskambil bile oynanır. Vapurda herkesin belli bir yeri vardır sanki. Kaşarlanmış deniz aşıkları ıslanmayı göze alıp küpeştedeki sıralara otururlar. Sigara Tıryakileri ya baştaki sıralara ya da kıçtaki Ahşap Koltuklara yönelir. Rahatına düşkün yolcular eski vapurların hasır Koltuklarla donatılmış olan üst kat salonunu severler. Kalabalık grupların tercihi ise alt kattaki manzarasız salonudur.
Vapur yolcu su işporTacılar için bulunmaz nimetTır. Tutkaldan dolmakaleme, kürdandan adres defterine, binbir çeşit ıvır zıvır inanılmaz fiyatları ve bulunmaz hediyeleriyle meraklı yolcuların cüzdanına göz kırpar. Kimi satıcılar müsamereye çıkmış ilkokul çocuğu kadar tutuktur, kimiyse değme aktöre taş çıkarTacak Tıradlar döktürür. Bir yandan malını satarken bir yandan da anlaştığı otelin reklam cıngılını söyleyen adam gibi, günden güne zengin olanlar bile vardır aralarında.
Vapurların o renkli, kozmopolit havası biraz da mürettebatın eseridir elbette. Hele eski vapurlarda, kaptan köşkü hem sera hem de oturma odası vazifesi görür. Pencereler kaktüslerle, sardunyalarla süslüdür. Her iki taraftan kıyıya yanaşma Kolaylığı sağlayan çifte dümenin ortasında, çoğu zaman tertemiz örtülü bir yemek Masası bulunur.
Mürettebatın büyük bölümü Karadenizlidir, binlerce yıllık denizcilik geleneği yüzlerinden okunur. Denizci atalarıyla ve uzun meslek tecrübeleriyle övünen yaşlı kaptanlar, denizsiz kentlerde doğmuş genç meslektaşlarıyla dalga geçmek için hiçbir fırsatı kaçırmazlar. Dokuz senedir M /F Kanlıca’nın kaptanı olan Karadenizli Bahtiyar Çıtlak’a “Gemiyi kıyıya yanaştırmak zor mudur” diye soracak olursanız, “Yok canım” der siz e, “karımın ev te mizliği kadar Kolay! Ama bozkırlı kaptanlar zorlanıyor tabii, çünkü akıntıyı anlamıyorlar...” Vapurların kendi çapında bir Efsane dünyası da vardır. Rivayete göre geçmiş zaman kaptanları arasında ö yle maharetlileri vardır ki, Kuzguncuk iskelesinden geçerken yolcular uzanıp iskeleden yoğurt ve çay alabilir. İnanılmaz bir öyküdür bu, ama Kaptan Çıtlak duraksamadan “doğru" der.
Mevsimlerin değişimi yalnız Boğaziçi’nde değil, vapurlarda da hissetTırir kendisini. Kış yolcuları sıcak iç salonlarda, özellikle de mutfak seslerinin işitildiği o rengârenk büfenin başında toplanır. Su gibi sahlep içer, buğulu Camlardan Kurşuni denizin çalkantısını izleyerek tefekküre dalarlar. Güvertenin parmaklıklarına tutunup martılara simit kalıntıları aTacak birkaç gözüpek yolcu ya çıkar, ya çıkmaz.
Yazınsa garsonların tepsilerini sahlep yerine Kola ve ayran bardakları süsler. Mantolar çıkar, vapur neşelenir, yolcular açık havada oturup denizin ve manzaranın tadını çıkarır.
Boğaz ’ın güney Ucundaki Eminönü’nden kalkıp Karadeniz yakınındaki Anadolu Kavağı’na kadar ulaşan ring Boğaz turları gezinti için idealdir. Bir Saat kırk dakikalık tur boyunca, muhteşem bir tabiat ve mimarî harikaları Tam bir göz ziyafeti oluşturur. İşe gidiş geliş Saatleri haricinde hiç de kalabalık sayılmaz vapurlar. Gün içi yolculannın çoğu da turistTır zaten. Eski bir Bizans hisarı olan Anadolu Kavağı eşsiz bir Boğaz ve Karadeniz manzarasına açılır; sondan bir önceki durak olan Rumeli Kavağı’nda ise , balık restoranları ziyarete değer.
Adalar da otomobilsiz sokakları, çam koruları ve eski evleriyle gezilmek için yaratılmış gibidir. Sirkeci, Kabataş, Kadıköy ve Bostancı’dan kalkan vapurlar Adalar’a bol bol turist taşır.
Boğaz'ın cazibesine kapılıp da, Haliç’I unutmamak gerek. Küçük vapurların çalıştığı bu hat köy postalarını hatırlatır insana. İstanbul’un bu bölgesinde vapurlar ve iskeleler günlük yaşamın çok önemli bir parçasıdır. Galata Köprüsü’nün sağ tarafından kalkan vapurların yoğun bir şekilde sefer yaptığı bu hat Haliç Tersanesi boyunca çekiç sesleriyle inler, eski mavnaların yanından geçtikçe insane nostaljik anlar yaşatır.
Ama Şehir Hatları vapurlarının asıl işlevi gezinti değildir tabii. İnsanları gözlemlemekten hoşlanan ve İstanbul’un iki yakasını da iyice tanımak isteyen bir yolcu için vapurlar hele yaz sıcağında eşsiz bir ulaşım olanağı sunar.
Görmüş olduğunuz harika eski İstanbul Vapuru metal maketimiz çok iyi kondisyonda Koleksiyonluk bu ürün AntikKuntik'de.
top of page
Stok kodu: SKU 27154
200,00₺Fiyat
Tükendi